Yaşı 50 ve daha üzeri olanların hatırlayacağı üzere 1970 li yıllarda ülkemizde parmakla gösterilecek kadar az sayıda ve üç büyük kentimizde üniversitelerimiz bulunuyordu. Hatta üniversite giriş sınavları da her ilde değil birkaç büyük ilde yapılmaktaydı. Örneğin bendeniz 1977 yılında Antalya Lisesini bitirdikten sonra sınav için İstanbul’a gitmiştim. Üniversite okumak için gençlerimizin büyük bir bölümü başka şehirlere gidiyor, ailelerinden ayrılmak durumunda kalıyordu.
Günümüzde ise Türkiye’de neredeyse her merkezde 213 tane üniversitemiz mevcuttur. Her yıl çeşitli branşlarda binlerce öğrenci mezun olup hayata atılmaktadır. Ancak mezun olan gençlerimizin en büyük sorunu iş bulabilmek, rahat bir yaşam sürebilmek için yeterli koşulların oluşmamasıdır. Bahsettiğim gibi mezun olan binlerce gencimizin vatana ve millete faydalı olabilmesi ancak ve ancak devlet ve özel sektörün ülkede yapacağı yatırımlarla doğrudan ilişkilidir. Her şeyi devletten beklememek gerekir. Bugün ülkemizde zengin iş insanlarımız üniversite, lise, teknik lise, ilköğretim okulu yapmakta ve birçok öğrencimizin tahsilinde büyük rol aldıkları gibi işsizliğin azalmasına da katkıda bulunmaktadır.
Her yıl çoğalan üniversitelerimiz için birçok yazar olumsuz eleştirilerde bulunmaktadır. Eleştiri her zaman iyidir ve dünyanın en kolay işidir ama olumlu eleştiri yapmak geçerlidir. Atasözlerimiz her zaman anlamlıdır ve ders almak gerekir. Örneğin “kervan göçte düzelir” diye boşuna dememişlerdir. Her ne iş olursa olsun başlangıçta mutlaka eksikler olacaktır ve zaman içinde tamamlanacaktır. Üniversitelerimiz için de aynı örnek geçerlidir. Öğretim üyesi, laboratuvar, spor salonu vd. gibi eksikler olabilir ama zaman içinde koşullar değiştikçe hepsi tamamlanacaktır. Burada en büyük sorun öğretim üyesi eksikliğidir. Çünkü günümüzde akademisyenlerin maddi durumu hakikaten hiç iç açıcı değildir ve birçoğu asgari ücretin biraz üstünde gelir elde etmektedir. Ve akademisyenlerin çalışma koşulları oldukça zordur. Yıllarca gece gündüz demeden çalışarak, araştırmalar yaparak, makale yazarak Dr., Doç., Prof. Unvanı almaktadır.
Üniversitede okuyan öğrencilerimiz de zamanlarını çok iyi çalışarak, branşları ile ilgili araştırmalar yaparak, birden fazla yabancı dil öğrenerek kendilerini geleceğe hazırlamalıdır. Bir yabancı dil yetmediği gibi yüksek lisans hatta doktora yapmak zorunlu hale gelmiştir. Çünkü branşında iş bulabilmek, aranan kişi olabilmek öğrencinin kendisine bağlıdır ve ortamı da kendisi hazırlamak zorundadır. Sadece üniversite bitirip, yabancı dil bilmeden iş bulabilme imkânı neredeyse ortadan kalkmıştır.
Günümüzde ekonomik koşulların olumsuz seyretmesinden dolayı birçok üniversite mezunumuz, daha çok kazanabilmek, daha rahat bir iş ortamında çalışabilmek, daha sosyal yaşam sürdürebilmek için yurt dışına gitmektedir. Ancak önemli olan kendi vatanımıza milletimize faydalı olmak esastır ama gidenlere de hak vermek gerekir. Çünkü koşullar hakikaten ağırlaşmış, geçim sıkıntısı en önemli duruma gelmiştir. Daha da ötesi üniversite öğrencilerimiz de daha okul bitmeden yurt dışına gitmeyi planlamaktadır.
Geçtiğimiz günlerde euronews haber sitesinde dünya üniversiteler sıralaması yayınlandı. Habere göre;
QS 2025 Dünya Üniversiteleri Sıralamasında MIT liste başını kaptırmazken, onu İngiltere'den Imperial College London ve Oxford takip etti.
Dünyanın önde gelen üniversitelerinin değerlendirdiği QS 2025 Dünya Üniversiteleri Sıralaması açıklandı.
Bu yıl da Amerika Birleşik Devletleri'nim (ABD) önde gelen üniversitelerinden Massachusetts Institute of Technology (MIT) 13. kez listenin başını çekerken, onu İngiltere'den Imperial College London ile Oxford Üniversitesi izledi.
Harvard Üniversitesi 96,8 puanla bu yıl da dördüncü sırada yer alırken, onu 96,7 puanla beşinci sırada yer alan Cambridge Üniversitesi takip etti.
Bu yıl ilk 500 üniversite listesine Türkiye’den de 5 üniversite girdi. Sırasıyla; ODTÜ 285., İstanbul Teknik Üniversitesi 326., Koç Üniversitesi 401., Boğaziçi Üniversitesi 418. ve Bilkent Üniversitesi 477. sırada yer aldı.
Dünyanın önde gelen üniversitelerinin sıralandığı liste için bu yıl 1.500'ün üzerinde üniversite incelenerek şimdiye kadar ki en kapsamlı çalışma yapıldı.
Değerlendirme milyonlarca akademik makale ve uzman görüşünün analizine dayanıyor.
Sıralamada kullanılan ölçütler arasında akademik itibar ve işveren itibarı, öğretim üyesi-öğrenci oranı, öğretim üyesi başına düşen atıf sayısı, uluslararası öğretim üyesi oranı, uluslararası öğrenci oranı, uluslararası araştırma ağı, istihdam sonuçları ve sürdürülebilirlik yer aldı.
Sıralamaya, 197 ülkeyle en yüksek sayıda eğitim kurumu sokmayı başaran ülke ABD olurken, Avrupa ülkeleri de benzer bir başarı elde etti. Büyük çoğunluğu İngiltere'de olmak üzere Avrupa üniversiteleri ilk 10 sıranın yarısına sahip oldu.
İngiltere, ilk 10'da yer alan dört üniversitesiyle sıralamada ikinci en yüksek üniversite sayısına sahip oldu ülke oldu.
Avrupa'nın En İyi Üniversiteleri
QS'e göre, 2025 yılının Avrupa'daki en iyi üniversitesi, dünya çapında da ilk 3'te yer alan Imperial College of London (98.5) olurken onu Oxford Üniversitesi (96.9) izledi.
Cambridge Üniversitesi (96.7), ETH Zürih (93.9) ve University College of London (91.6) Avrupa eğitim kurumları arasında ilk 10'da yer aldı.
ETH Zürih ve Ecole Polytechnique Federale de Lausanne (EPFL) ile İngiltere'den sonra Avrupa'da ilk 10'da en fazla eğitim kurumu bulunan İsviçre olurken, Fransa ve Almanya da sırasıyla Üniversite PSL ve Münih Teknik Üniversitesi ile Avrupa sıralamasında ilk 10'a girmeyi başardı.
Mansiyon Ödülleri
ABD ve İngiltere'den sonra, Çin 71 üniversite ile listede en fazla üniversiteye sahip ülke oldu.
İki Çin üniversitesi, Pekin Üniversitesi ve Tsinghua Üniversitesi, sırasıyla 88.5 ve 86.5 puanlarıyla ilk 20'de yer alıyor.
Singapur'daki üniversiteler de listede üst sıralarda yer aldı; Singapur Ulusal Üniversitesi (NUS) ilk 10'a girerken, Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi (NTU) dünya çapında 14. sırada yer aldı.
Kaynak: Eoronews
ZAFER ÖZCİVAN
Ekonomist-Yazar
