SON DAKİKA
reklam
reklam

TEMMUZ AYI YURT DIŞI ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSİ DÜŞTÜ

Köşe Yazarı: Zafer ÖZCİVAN   Eklenme Tarihi: 7 Eylül 2024, Cumartesi - 00:26   Okunma Sayısı:

Enflasyonun birçok çeşidi mevcuttur ve tüm bu çeşitler TÜİK tarafından belirli dönemlerde kamuoyu ile paylaşılmaktadır. Doğal olarak bizleri vatandaş olarak en çok ilgilendiren tüketici fiyat endeksi olduğundan diğer enflasyon çeşitlerine çoğunlukla ilgi göstermeyebiliriz ama hepimizin bilmesi gereken diğer endeksleri de unutmamamız gerekir. Bunlardan en önemlileri Yİ-ÜFE, TÜFE, YD-ÜFE sayılabilir.

Yurt dışı üretici fiyat endeksi; belirli bir dönem içinde yurt dışına satılmak üzere üretimi yapılan ürünlerde yaşanan fiyat değişikliğidir. Yani ihracat için üretilen ürünlerde yaşanan fiyat hareketleri olarak tanımlanabilir.

İhracat, bir ülkenin ekonomik anlamda büyümesi, gelişmesi için olmazsa olmaz faktörlerin başında gelir. İhracat yüksek rakamlara ulaşmış ise o ülkede üretim var demektir, işsizlik azalmakta demektir, devletin vergi gelirleri artıyor demektir, ülkeniz döviz rezervleri artıyor gibi birçok olumlu ekonomik gelişmeler oluyor demektir. Ülkemizde ihracat rakamları yüksek seviyededir ama ithalatımız maalesef ihracatın üstündedir. Bunun yegâne sebebi zorunlu olarak dışarıdan tedarik ettiğimiz akaryakıt, enerji, doğalgaz gibi temel tüketim ürünlerine yaptığımız döviz ödemeleridir.

İhracatın gelişebilmesi için öncelikle üretim kaynaklarının doğru ve verimli şekilde kullanılması gerekir. Günümüzde yapılan üretimin ara mal ve hammaddesinin yaklaşık yüzde ellisi yırt dışından ithal yoluyla gelmektedir. Doğal olarak söz konusu aramalı ve hammaddeye döviz ödemek zorundayız. Kurlar yüksek olunca da ödediğimiz para da yüksek olacağından ödenen bedel üretim maliyetine yansıyacaktır ve bu da enflasyon demektir. Dolayısıyla ülke olarak ithal ikame ürünleri kendimiz üretmek zorundayız ve ayrıca katma değeri yüksek, teknolojik ürünlere önem vermek zorundayız.

İhracat yapan işletmelerde döviz kurlarının yüksek olması ihracatın arttırılması yönünden olumlu sonuçlar verebilir. Örneğin günümüzde ihracat işletmelerinin dolar kurunun 40 TL olmasının istemeleri doğaldır. Çünkü ülkemizde hammadde, işçilik, ambalaj, nakliye gibi üretim araçlarının fiyatı sürekli olarak artmaktadır ve bu yüzden ihracatçılar aldıkları hammaddeye sürekli yükselen fiyatla tedarik bedeli ödemekte bu da üretim maliyetlerini yükseltmektedir. Ancak döviz kuru sabit kalınca gelirlerde olumlu bir fark oluşmamakta, bu sebeple kar oranları düşmekte hatta bazen zarar bile etmektedir. İhracatın arttırılarak ülkeye döviz girdisi sağlamak temel hedef olduğuna göre kur dengesini iyi ayarlamak zorundayız. Yoksa zarar eden veya kar elde etmeyen işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmesi mümkün değildir ve bu da ekonomi alanında çeşitli olumsuzluklara yol açacaktır. Sorunun çözümü ancak ve ancak enflasyonun kontrol atına alınmasıyla birlikte üretim maliyelerinin yükselmesini önlemek ve ihracatçıya özellikle ithal ikame ürün üreten işletmelere devlet desteğinin arttırılmasıyla mümkün olduğu aşikardır.

Ülkelerin kalkınmasında, ekonomik güvenin sağlanmasında üretim faktörünün en verimli kullanılması tartışılmaz bir gerçektir. Ancak üretim yaparken sıradan ürünler değil, yükte hafif, pahada ağır, gelişen teknolojiye uygun ürünlere ağırlık verilmesi elzemdir. Ayrıca üretilen malın ara mal ve hammaddesinin de yerli olması önemlidir. Günümüzde ülkemizde üretimi yapılan malların aramalı ve hammaddesinin yaklaşık yüzde ellisi yurt dışından ithal yoluyla tedarik edilmektedir. Söz konusu aramalı ve hammaddelere ödenen para döviz olduğundan yüksek rakamlar ödenmekte bu da üretim maliyetini arttırdığından üretim maliyelerine doğal olarak yansımakta ve enflasyon olarak karşımıza çıkmaktadır. Yurt dışına satılmak üzere (ihracat için) üretilen ürünlerle yurt içinde üretilen ürünlerin üretim miktarları neden fark ediyor diye düşünen vatandaşlarımız olabilir. Bu farkın nedenlerini yaklaşık 45 yıl içinde bulunduğum kilit ve emniyet sistemlerinden örneklerle açıklamaya çalışayım.

*Ürün ebatları: Ülkemizde kapı kilitlerinin eksen mesafesi (anahtar deliği ile kol demiri deliğinin arasındaki uzaklık) oda kilitlerinde 90 mm. Olmasına rağmen çeşitli ülkelerde değişim gösterebilir. Örneğin yakın doğu ülkelerinde bu ölçü 72 mm’dir. Bunun için pahalı bir maliyet olan kalıp bedeli ek bir maliyettir.

*Ürün için kullanılan malzemenin özelliği: Bazı ülkelerde kapı kolları alüminyum, bazı ülkelerde paslanmaz çelik olabilir.

*Nakliye bedeli: İthalat ve ihracatta “CIF ve fob denilen kavramlar vardır.

- İngilizce açılımı "Cost Insurance and Freight" olan kısaltma; mal bedeli, sigorta ve navlun masraflarının satıcı tarafından üstlenilmiş olduğu teslim şeklini ifade etmektedir.

İngilizce açılımı Free on board olan kısaltma, satıcı malları belirlenen yükleme limanında, alıcı tarafından seçilen gemide veya belirlenen şekilde ulaştırılan malları temin ederek teslim eder.

İşte yukarıda açıklamalarını yazdığım teslim şekillerine göre maliyetler etkilenebilir.

*Uluslararası ekonomik krizler: Bazı ülkelerde ekonomik krizlerden dolayı ithalat yavaşlayabilir veya süreli olarak kısıtlanabilir. Böyle durumlarda da ürün stok maliyeti yükselebilir.

*Savaşlardan dolayı lojistik hizmetlerinde de değişiklikler olabilir. Bu da tahsilat zamanını geciktireceği için finans maliyeti yükselecektir.

*Döviz kurlarındaki hareketlilik de yurt dışı üretilen malların maliyetini etkileyen diğer bir etkendir.

Bu tür örnekler çoğaltılabilir. Bu nedenlerden dolayı yurt içi ve yurt dışı için üretim maliyetleri farklılık gösterecektir.

İçinde bulunduğumuz ekonomik ortamda yurt dışında para getirebilmek için döviz kurları birkaç aydan bu yana yatay seyir izlemektedir. Ancak bu durum ihracat yapan işletmeleri olumsuz etkilemektedir. Çünkü ülkemizde hammadde, ara mal ve diğer giderler sürekli yükselmesine rağmen kurların aynı kalması işletme karınım negatif etkilemektedir. Bir diğer konu da kredi faizlerinin yüksekliğinden dolayı kredi kullanımı son derece zorlaşmıştır. Dolayısıyla sanayi üretiminde son beş aydan bu yana düşme gözlenmektedir. Zaten imalat PMI oranının son beş aydan bu yana %50 nin altında çıkması bunun ispatıdır. Durum böyle iken işletmeler işçi çıkarmakta, üretimi yavaşlatma ve kısaca küçülmeye gitmektedir. Hatta konkordato ve iflaslar başlamıştır. Ekonomide dengeler son derece önemlidir. Bir taraf yapılırken diğer taraf yıkılmamalıdır.

Temmuz ayı için TÜİK tarafından yayınlanan yurt dışı üretici fiyat endeksi aşağıdaki gibidir;

Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) yıllık %27,41 arttı, aylık %1,70 arttı

YD-ÜFE 2024 yılı temmuz ayında bir önceki aya göre %1,70 artış, bir önceki yılın aralık ayına göre %17,17 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %27,41 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %55,80 artış gösterdi.

YD-ÜFE imalat ürünlerinde yıllık %27,30 arttı

Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %33,82 artış, imalatta %27,30 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %24,39 artış, dayanıklı tüketim mallarında %33,40 artış, dayanıksız tüketim mallarında %31,59 artış, enerjide %13,32 artış, sermaye mallarında %30,88 artış olarak gerçekleşti.

YD-ÜFE imalat ürünlerinde aylık %1,73 arttı

Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %0,21 artış, imalatta %1,73 artış olarak gerçekleşti.

Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,33 artış, dayanıklı tüketim mallarında %2,07 artış, dayanıksız tüketim mallarında %1,49 artış, enerjide %2,87 artış, sermaye mallarında %2,08 artış olarak gerçekleşti.

Kaynak: TÜİK

ZAFER ÖZCİVAN

Ekonomist-Yazar

[email protected]

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam