SON DAKİKA
reklam
reklam

Zafer ve sonrası (2 Eylül 1922)

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 6 Eylül 2024, Cuma - 08:03   Okunma Sayısı:

 

Stragekion

Bizans kültüründe strateji sanatı… VI. yüzyıl sonlarında birçok savaşa katılmış başarılı komutan Maurice (d: 539-ö: 27 Kasım 602 idam) tarafından yazılmıştır. 14 Ağustos 582’de imparator olmuştur. Stragekion’un yazarıdır.

“Bizanslılar için savaşı kazandıran üstün kuvvet veya cesaret değil, önce Tanrı’nın lütfu, sonra da eksiksiz planlama ve cesarettir.” (Strategikon, Hazırlayan George T. Dennis, Çev: Volkan Atmaca, kırmızı Kedi Yayınevi-2010, s: 16)

“Öncelikle generallere Tanrı ve adalet sevgisini her şeyin üzerinde tutmalarını salık veririm. Tanrı’nın lütfu olmadan ne kadar iyi hazırlanmış olursa olsun, hayata geçirmek mümkün değildir.” (31)

Generale yakışmayan sözü ise şöyle belirtmiştir. “Ben bunu beklemiyordum.”

Dönemin tarihçilerinden Ammianus Marcellinus, 9 Ağustos 378 tarihinde Adrianopolis’te (Edirne) yapılan savaşta Got süvarilerinin Bizans ordusunun imparator ve başkomutanları da dahil 40.000 civarındaki askerini katlettiğini yazmaktadır. (s:8)

 

Teslime varan son

… Yunanlar her şeylerini bırakarak saat 19.00’dan itibaren teslim olmaya başladılar. Alınan esirler arasında 1’inci Yunan Kolordusu Komutanı General Trikopis, 2’nci Yunan Kolordusu Komutanı General Diyenis ve Kor. Kur. Bşk. Albay Yuvanis, 13’üncü Yunan Tümen Komutanı Albay Miryanidis ve Albay Kalinablis vardı.

   69’uncu Alay’ın 1’inci Taburu’nun götürdüğü esirlerden başka 391 subay, 4.385 er, 700 küsur hayvan 2 Eylül 1922 günü saat 23.00’te Göğem köyünden 5’inci Kafkas Tümeni karargâhına getirildiler. Çok yorgun olan esirlerin istirahatleri sağlandı. Hasta ve yaralılar tümen sıhhiye bölüğünde tedavi edilerek kağnı arabalarıyla, diğer esirler de iki bölüğümüzle birlikte Uşak’a sevk edildiler.

3 Eylül sabahı toplanan 5.000 tüfek, 100 makineli tüfek, yüzlerce otomatik tüfek, 12 dağ topu, 1.000 sandık topçu cephanesi ve çok sayıdaki piyade mermisi ve bomba ele geçirilmiştir. Bozgunun başladığını görünce cepheden kaçarak Murat Dağlarına sığınmış olan Yunan generalleri ise 3 Eylül 1922 günü 08.00’de tümen süvari bölüğüyle Uşak’taki kolordu karargâhına gönderildiler.

Ne yazık ki, Yunan ordusunun en büyük emir ve komuta heyeti, alevler içinde bıraktıkları Uşak caddelerinden Başkomutanın huzuruna sevk edilirken Yunan ordusunun süngüleriyle şehit edilen köylülerin önlerinden geçiyorlardı…

Ölüsüne, ırz ve namusuna, yanan ocağına ağlayan zavallı halkın arasından geçirilen Yunan komutanları, Türk Orduları Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa’nın huzuruna götürüldüler.

 

Huzura kabul

   Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, esirleri, önceden Yunan Başkomutanı Hacı Anesti için hazırlattığı, içi mavi ve beyaza boyanmış bir Türk evinin geniş salonunda Fevzi ve İsmet Paşalarla birlikte kabul etti. Türk komutanların kıyafetleri erler gibi son derece sade, yüzleri ise sakindi.

   Buna karşılık 1’inci Ordu Komutanı Nrettin ve 4’üncü Kolordu Komutanı Kemalettin Sami Paşaların arasından salona giren Yunan iki generalden Trikopis daha dinç, Diyenis ise biraz daha yaşlı görünüyor, her ikisinin de yorgun ve bitkin oldukları gözlerinden okunuyordu. Yunan generaller sırmalı üniformalar içindeydiler. Fevzi Paşa taşlaşmış gibi sakindi. İsmet Paşa gözlerindeki öfkeyi göstermemeye çalışıyordu.

Mustafa Kemal Paşa, suçluluk ve aşağılık duygusu altında ezilen Trikopis’in elini sıkarak,

 

   ---Oturun General, yorulmuş olacaksınız, demiştir.

 

General Trikopis’in esir alındığı anlar

Mustafa Kemal Paşa, masa üzerine serilmiş bulunan harita üzerinde Yunan hatlarını göstererek Yunan ordusunun hezimetiyle ilgili olarak,

 

---Bu nasıl sevk ve idaredir? Sizin için teşebbüs edilecek birçok hareket tarzı vardı, hiçbirine neden başvurmadınız? diye sormuştur.

Bu sırada General Diyonis kahvesini içmekte ve dinlenmektedir. General Trikopis ise, dertlerini bir profesyonele döken amatörler gibi kendi hükümetinden şikâyetlerde bulunmuş, Yunan ordusunun kötü durumunu, bundan sorumlu olan Başkomutan Hacı Anesti’nin kusurlu kararlarından ve durumu anlamadan orduya verdiği emirlerden söz etmiştir. Görüşme sonunda Mustafa Kemal ayağa kalkarak Trikopis’e,

 

---Dünyanın en meşhur askeri Napolyon bile esarete düşmüştür. Üzülmeyin, yorgunsunuz, gidip istirahat ediniz. Sizin için bir şey yapabilir miyim? diye sormuştur.

Trikopis de İstanbul’da bulunan eşine kendi hayat ve sıhhatinden bahsedilmesini rica etmiştir.

 

Trikopis’in kendi ağzından

   “Küçükler köyünün kuzey sırtlarında 1/2 Eylül 1922 gecesini geçirdikten sonra 2 Eylül sabahı saat 04.00’te güneye doğru yürüyüş başladı. Zaten aç ve yorgun olan erler dağılmaya başladı. Öğleye doğru Karacahisar köyünün kuzeyindeki Minkarip köyüne gelindi. Burada bir gün önce Uşak’ın işgal edildiğini öğrendik. Takip edilen araba yolundan çıkarak akşama kadar bir savunma mevzii tutmaya ve gece olunca Mesudiye-Kapaklar üzerinden güneye çekilmeye ve duruma göre hareket etmeye karar verdim.

Kol yürüyüşüne devamla Karacahisar köyünün güneyindeki tepeye ilerledi. Burası Kapaklar mevziinin kuzey savunma merkeziydi. Saat 14.00’te yürüyüş durdu ve emniyet düzeni alındı. Saat 16.00’da emniyet hattının 1.000 m ilerisinde süvari kolları, 4 km ileride de piyade kolları göründü.

13’üncü Tümen komutanına savunma düzeni almasını emrettim. Türk piyadesi 600 m’ye yaklaşınca ateş etmeleri için topçuya emir verdim. Ancak 29/30 Ağustos’tan beri aç ve susuz olup ot yiyen erler engelleme yaptılar. Taşıdıkları silahlarda tüfek başına 10, top başına birkaç mermileri kalmıştı. Hatta emir verdiğim tümen komutanı yanıma gelerek erlerin muharebe etmek istemediklerini bildirdi. Ben de ast komutanlardan bu konuyla ilgili rapor vermelerini istedim. Harbe girmeleri konusunda erleri ikna etmeye çalıştım. Buna mukabil erler harpten kaçınmaktan vazgeçmeyerek ateşin derhal kesilmesini istiyorlardı.

Böyle bir durum karşısında savunmanın artık mümkün olmadığına dair subayların hepsinin fikirleri karşısında teslim olmaya karar verdim. Beyaz bayrak çekilmesini, topların ve cephanenin tahrip edilmesini emrettim.

 

Yorum

Trikopis, Yunan Kolordu Komutanı olarak Batı Anadolu’ya gelirken ne hayallerle gelmiştir, bir üst rütbeye terfi etmek, Yunanistan’a şanla şöhretle dönmek, Yunanistan’da söz sahibi olmak vb…

Yunan Kolordu Komutanı büyük hata yapmıştır. Başlangıç paragraflarında belirtilen Tanrı lütfunu kıyımla karıştırmış, binlerce insanımızın katline sebep olmuş, zekâsını kullanamamıştır. Bu topraklara ait harp tarihini de iyi incelemediği, düşmanının topçu ve süvari gücünü iyi değerlendiremediği de ortada.

Aziz Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları, şehitlerimiz, o günün gazilerinden olup rahmete kavuşanlar nurlar içinde yatın!

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam