SON DAKİKA
reklam
reklam

Ezici güç Rusya olunca

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 27 Temmuz 2024, Cumartesi - 11:12   Okunma Sayısı:

Savaşta kazanacak hiçbir şeyi olmayan, ama başta yaşamlarından başka kaybedecek çok şeyi olan insanlar, her zaman büyük yaptırımlara maruz kalırlar. Ezici güç Rusya olmasına rağmen büyük tehditlere açık olan ülke Belarus’tur.

 

Aleksandr Grigoryeviç Lukaşenko: (D. 30 Ağustos 1954),

    SSCB’nin dağılmasından sonra 10 Temmuz 1994’te seçimleri kazanarak Belarus devlet başkanı olmuştur. Lukaşenko, önce kollektif bir çiftliğin yöneticiliğini yapmış, askerliğini sınır birliğinde tamamlamıştır. 1991 yılında Sovyetler Birliği'nin dağılmasına karşı oy kullanan Belarus Yüksek Sovyet üyelerinden biridir. Batı destekli ekonomiye karşı çıkmış ve Belarus’ta devlet mülkiyetini desteklemiştir.

    2006’dan beri AB ve ABD, Lukaşenko’ya ve ülkesine insan hakları ihlâlleri ve ABD’nin ulusal çıkarlarına meydan okuma nedeniyle periyodik olarak yaptırımlar uygulamaktadır. Bu ticari kısıtlamalar ve ambargo, Belarus’un dış ticaretini zayıflatmakta ve Lukaşenko hükûmetinin ekonomik açıdan sorunlar yaşamasına sebep olmaktadır.

    2020 devlet başkanlığı seçimlerinde Lukaşenko yönetimine karşı ciddi ölçüde bir muhalefet ortaya çıkmış, protestocuların üzerine zulümle gidilmiştir. SSCB yıkılmıştır, ama Belarus küçük bir Sovyet yönetimi gibi varlığını devam ettirmektedir.

 

İlk yaptırım

    AB, ilk yaptırım kararını 1997'de almıştır. Bakanlar seviyesinde temasların yasaklandığı yaptırımlar çerçevesinde AB ortaklık ve iş birliği süreci de askıya alınmıştır. Rusya ile ilişkilerin zaman zaman inişli çıkışlı olmasına rağmen ülkede büyük bir Rusya etkisi bulunuyor ve Belarus'un, Rusya'ya daha yakın bir politika izlemesi Batı tarafından tepki görmesine neden olmaktadır.

    Belarus ya da diğer adıyla “Beyaz Rusya”, Doğu Avrupa’da Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Minsk Antlaşması'nı imzalayarak bağımsızlığını ilan eden, denize kıyısı olmayan dışa kapalı bir ülkedir.

    Dönemin Devlet Başkanı Stanislav Şuşkeviç liderliğinde önceleri liberal bir politika izleyen Belarus, 1990’lı yılların ilk yarısında herhangi bir ekonomik gelişme kaydedemediği gibi halkın gelir seviyesi de hızla düşmüştü. Ülkede pek çok fabrika ve işletmenin kapatılması, işsizlik ve enflasyonun artması, ülkeyi Sovyetlerden ayıran ilk hükümete karşı bir isyanın başlamasına neden oldu.

    Bu şartlarda eski Yüksek Sovyet üyesi Aleksandr Lukaşenko, Sovyet sisteminin modernize edilerek yeniden uygulanacağını vadederek halktan güçlü destek görmüştür. 1994’te iktidara gelen Lukaşenko eski Sovyet Anayasası’nın dönemin koşullarına uyarlanmış haliyle kabul edilmesini sağlamıştır. Sovyet dönemindeki devlet arması ve bayrağı biraz değiştirilerek yeniden Belarus arması ve bayrağı olarak kabul edilmiştir. Sovyet dönemindeki kazanımlar ve sosyal güvenceler yeniden yürürlüğe girmiştir.

 

Kurucu üye olarak

    Belarus 2002 yılında Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan devlet başkanlarının dahil olduğu Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’ne (KGAÖ) kurucu üye olarak katılmıştır.

    Rusya, 2016 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden birkaç gün önce Belarus’u istikrarsızlaştırmayı hedeflemiştir. Bu tarihten sonra NATO ve AB, Belarus’a karşı ihtiyatlı bir yakınlaşma içine girmiş, ortak tatbikat yapmayı gündeme almış, hatta Belarus siyasi liderliğine uygulanan yaptırımları kademeli şekilde kaldırması bile planlamıştır. Ülkenin batısında NATO üyesi ülkelerin, güneyinde ise Polonya, Litvanya ve Letonya’nın yer alması güneyde Ukrayna, doğuda ise Rusya ile sınırdaş olması AB-Rusya arasında zaman zaman nüfuz alanı çatışmasına yol açmaktadır.

Bu bağlamda Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, 2020 yılında NATO’nun ülkenin batıdaki sınır bölgelerine asker yığdığını, bu nedenle ülkede güvenliğin sağlanması için KGAÖ’nün desteğine ihtiyaç duyabileceklerini gündeme getirmiş ve Belarus ordusuna batı sınırında tatbikat emri vermişti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ihtiyaç olması halinde, kolektif askeri ittifaktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getireceğini ve Belarus’a askeri destek vermeye hazır olduklarını duyurmuştu.

Lukaşenko’nun iddialarına karşı NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “salt savunma” ve ittifakı hedef alacak olası saldırılara karşı “caydırıcılık” amacıyla bu ülkelerde bulunduğunu ve Belarus’ta dış tehdit gündemi yaratılmaya çalışıldığını belirtmişti. Uzun süredir iktidarda olmasına rağmen halk desteği günden güne zayıflayan Lukaşenko’yu değil, Belarus’un devlet olarak Rus yanlısı kalmasını önemsiyor. Belarus Cumhurbaşkanı Lukaşenko, ülkesinin ve Rusya’nın güvenliğini sağlamak için Rus birliklerini kendi topraklarına davet etmeye hazır olduğunu belirtmişti.

 

Belarus ve Rusya

    Bugüne geldiğimizde Beyaz Rusya, Batılı ülkeler tarafından ülkedeki antidemokratik hareketler, siyasi tutuklamalar ve göçmenlerin Litvanya ve Polonya’ya gitmesini kolaylaştıran bir ülke iddiasıyla suçlanmaktadır.

    Avrupa Konseyi, 23 Mayıs 2021’de Minsk, Beyaz Rusya’da havacılık güvenliğini tehlikeye atan bir Ryanair uçağının zorunlu inişini ve Belarus makamları tarafından gazeteci Raman Pratasevich ve Sofia Sapega’nın gözaltına alınmasını şiddetle kınamıştır.

    Belarus Güvenlik Konseyi Genel Sekreter Yardımcısı Vladimir Arçakov, Batı’yı zaman zaman suçlamaktadır. Bu suçlamalar arasında uyuşturucu satışları, silah ve yasadışı göçmen dalgası gibi sorunlar vardır.

    Dileyelim de Belarus ikinci Ukrayna olmasın!

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam