SON DAKİKA
reklam
reklam

Köy Enstitüleri Hikayesi…

Köşe Yazarı: Kamil YILMAZ   Eklenme Tarihi: 18 Temmuz 2024, Perşembe - 01:58   Okunma Sayısı:

Köy Enstitülerinin 84’üncü kuruluş yıldönümü Kastamonu Göl Eğitim Kurumları Vakfının öncülüğünde bu yıl  22’inci buluşma yıldönümü ile bir dizi etkinlikle kutlandı 

Gölköy Eğitmen kurslarını kurup yöneten, sonrasında da bu tecrübesi  

Tonguç baba ile diğer enstitülerin kuruculuğu ile devam eden Süleyman Edip BALKIR torunu Bengü Balkır MISIRLIOĞLU’nun anlatımıyla duygu dolu dizelerle anıldı. Enstitü yıllarının yoktan var ederek devlete yük olmadan hem de öğrenci çocuklarla öğretmenlerinin kendi elleriyle, çamurdan harcını yaparak, üzerlerine kar yağarken çatısını da onararak kurdukları dersliklerin yatakhanelerin anılarıyla iki eğitim çınarı da aramızdaydı. Duygulu yürekleri ve gözleri dolu ama dimdik ayakta duran delikanlılar Davut Kemal Yılmaz (1934) Ali Nuri GÜLTEKİN (1933) buluşmanın parlayan yıldızları oldular. 

Her ikisi de Doksanını devirmiş eğitim çınarlarımız birer konuşma da yaparak duygularını dile getirdiler. 

 

‘’Enstitüler Kurtuluş Savaşımızın bitiminde cehalete karşı açılan eğitim savaşının günüdür. Bu onurlu günün anılarını yaşamak ve gelecek kuşaklara Cumhuriyetimizin bu en önemli eğitim projesini ulaştırmak adına buradayız. 

Ben, doksanıncı yaşımdayım. Kendime yaş günü yapmadım. Özlemini de duymadım. Ancak 17 Nisanları kendimin ve de sizlerin yaş günümüz sayıyor 84. Yaş gününüzü kutluyorum. 

Biz Köy Enstitülerini düşlerimizde yaşamadık. Onun gerçek hikayesini bizler ulusça yaşadık. Yaşanan bu onurlu eğitim hikayemizi manzumlaştırarak anlatmak isterim’’ diyen Davut Kemal öğretmen günün anlamını, açılısından kapanışına, köydeki suyun ağanınkinden köylünün tarlasına yürüyüşüne deiğn, ülkenin bu günkü gündemini de anlatan  bir de şiir hazırlamıştı … 

 

 

 

Köy Enstitüleri Hikayesi… 

 

Emperyal, yedi düvel, birleşti de saldırdı.  

Özgürlük gitti elden, Bahtımızı soldurdu. 

Biri çıktı ortaya, canını siper etti.  

Yönetenler çaresiz, Zavallıca seyretti. 

 

Bir ülke uyanıyor; İşgalcilere karşı.  

Mustafa Kemal’dir O, Ulusun öncü başı. 

Yapılıyor ülkede, Zorlu bir savaş.  

Yanıyor, yıkılıyor, Kalmadı, taş üstünde taş. 

 

Çok canlar verildi. Vatan kurtulmuştu.  

Ulus yüreğine, sevgiyle sevinç doğdu. 

Ülke yoksulluk, cehalet ortasında.  

Çanağında aşı yok. Çorbası yok, tasında. 

 

 

Kazanılmıştı savaş; ülke kurtulmuştu.  

Köyüne dönen, yoksullukla buluştu. 

Kuvayı Milliye, cesur ve de yürekli.  

Yeniden bir savaş; yoksulluğu yenmeli. 

 

Karanlık cephesine, açıldı yeniden savaş.  

Yıkmalı cehaleti, olmaz yürümek yavaş. 

Yok olmalı ulusun, bu kötü kaderi.  

Yeni bir Kuvayı Milliye  Hareketi  

 

O ruh, o gönülle işe başlandı.  

Öğretimde birlikte; eğitimde arındı. 

Düşünüldü, araştırıldı. Taşlar yerine kondu.  

En sonunda çıkış yolu bulundu. 

 

Eğitim başlamalı, köyden, köylüden.  

Aydınlığa çıkılır. Bu yoldan yürürsen. 

Aşkla, şevkle, hep ileri, ileri.  

Kuruldu ülkede; Köy Enstitüleri. 

 

Burada amaç; köy çocukları okuyacak.  

Köyüne dönecek. Çocukları okutacak. 

Eğitim kalesine, dikilmişti, büyük burç.  

Kalenin mimarları; Yücel ile Tonguç. 

 

Artık cehalete açılıyor; Büyük savaş.  

Köy kurulacak ağadan. Yavaş, yavaş. 

Öğretmen, ebe, sağın, sağın evleri.  

Köye geliyor, atanan yeni lideri. 

 

Köy Enstitüsü, okulunu, kendi yapıyor.  

Köye koşuyor. Köyün okulunu da çatıyor. 

Bu okulların devlete, yoktu bedeli.  

Görülmedi Dünyada, uygulanan modeli. 

 

Yerküre ulusların, ilgisini çekmişti.  

Ülkeyi çağın üstüne yükseltecekti. 

Marangoz, demirci, dülger, elektrik.  

Tarımın her türlüsü. Değil sadece öğretmenlik. 

 

Bu onurlu, yürekli uğraş ve savaştı.  

Ulusal istenç; savaşı kazanmaktı. 

Anadolu hareketi, dalga, dalga büyüdü.  

Sular ağadan, köyün tarlasına yürüdü. 

 

Köy evi ortasında, artık soba yanmıştı.  

Köyün kalkınacağı lider atanmıştı. 

Köyde artık, seferberlik başladı. 

Köylü, ağa zulmünden kurtulacaktı. 

 

Toprağı olacak, Tarla sulanacak.  

Köyde doyacak. Şehri boylamayacak. 

Bu gidişten beylerin, huzuru kaçtı.  

Köylüyü zulmünden kurtarmayacaktı. 

 

Bu soysuz düşünde, ittifaklar kuruldu.  

Siyasetçi, ağası, burjuva, birlik oldu. 

Yalan dolan söylediler, Başedemediler.  

Büyük yalan, bunlar komünist dediler. 

 

Halkın, hassas yanını buldular.  

Ulusu, can evinden vurdular. 

Enstitüler kapandı. Köylü gurbete gitti.  

Köy köylü hikayesi de böylece bitti. 

 

Köyün duymadılar. Hazin sesini.  

Neyi kalmışta; alacaksın daha nesini? 

Türk köylüsü ve de milleti! Sen sustun. Hiçe saydılar seni. 

Enstitüler, senin Kabendi. Yıktılar üstüne senin kutsanan kabeni. 

 

Davut Kemal YILMAZ  

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam