SON DAKİKA
reklam
reklam

Adakale -II- (Kaybettiğimiz topraklardan) Savaştan sonra

Köşe Yazarı: Cengiz BAYSU   Eklenme Tarihi: 8 Temmuz 2024, Pazartesi - 02:50   Okunma Sayısı:

    Savaş bitmiş olsa da Adakale stratejik mevki olarak görülmüş ve devletin ilgisi devam etmiştir.  1778 yılında Topçubaşı Mehmed Emin mührü ile İstanbul’dan Ada-i Kebir ve Şans Kalelerine bir çavuş komutasında teknik ekip gönderilmiş. Harcırahları verilen ve gemide peksimetleri dağıtılan ekip, marangoz, makaracı, demirci ve falyeciden (topun ateşleme deliğini açan kişi) oluşturulmuş. Böylece bu iki kalede bulundurulan  topların kundakları mahallinde imal edilmiştir.[i]   

 

    Adakale civarında Fethülislam Kalesi’ne mülhak (eklenmiş) Orşova Palangası’ndaki mevacibli (aylıklı) 87 neferin (asker) hizmet başında bulunmaması nedeniyle kayıtlarının terkin edilmesi (kayıtlarının silinerek), yerlerine Bosna hududundaki Kamengrad Kalesi Kaptanlığı usûlü gibi yevmiyeli (günlüklü) ve zabitleriyle (subaylarıyla) beraber 116 neferin yeniden yazıldığı ve ocaklıklarının beratının verilmesi buyrulmuştur.[ii]

 

    Adakale’nin savunulması amacıyla gönderilen bu neferatın (askerlerin) ihtiyaçlarının giderilmesinde titiz davranılması ve firarlarına fırsat verilmemesi emredilmiştir.[iii] Buraya kadarki açıklamalar 18’inci yüzyılda yaşanan bir savaş ve sonrasıyla ilgili Osmanlı arşiv notlarıdır.

 

19 ve 20’nci yüzyıllarda Adakale

    Ada, 2x1 km boyutlarında bir toprak parçası olmasına rağmen Osmanlı devleti bu bölge üzerinden dikkatini hiç esirgememiştir. Adakale, Balkanlardan Avrupa içlerine yöneltilecek bir taarruz istikameti üzerindedir.

 

    19’uncu yüzyılda nehrin suyunun yükselmesi, Avusturya devletinin bölgeye asker ve tahıl yığması[iv], Sırbistan’da ayaklanma belirtilerinin ortaya çıkması[v] ve Avusturya’nın Sırbistan’a gülle ve top fünyeleri satması,[vi] kıtlık zamanlarının görülmesi, Ada halkının çiçek hastalığına maruz kalması[vii] gibi istihbarat ve ilgi gerektiren durumlar Osmanlı Devleti tarafından titizlikle takip edilmiş ve tedbirler alınmıştır.

 

Ne zamana kadar Adakale bizimdi?

    Ada’nın Fatih Sultan Mehmet zamanında fethedilmiş olması ağırlıklıdır. Fatih, buraya bir kale yaptırıp bir miktar kuvvet yerleştirmiş. Osmanlıların "Macaristan'ın kilidi, Sırbistan ve Romanya'nın anahtarı" dediği kale, özellikle 18’inci yüzyılda Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Osmanlı Devleti’nin arasında yaşanan sorunlar nedeniyle kendisini harp sahnelerinde bulmuştur.

 

    1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi (93 Harbi)’nden sonra imzalanan Berlin Antlaşması’nda varlığı hatırlanamayan Ada, uzun yıllar Türk toprağı sayılmış ve Lozan Antlaşması’na kadar da böyle kabul görmüştür. Adakale, Balkan Savaşı’nda Avusturya-Macaristan tarafından ilhak edilse de uluslararası kurallar gereği Türk toprağı olarak sayılmıştır. Daha sonra Adakale’nin Romanya’ya bağlanmasına karar verilmiştir.

 

    1967’ye kadar ise yaklaşık 800 civarında Türk’ün yaşadığı Adakale, özerk bir bölge statüsünde varlığını devam ettirmiş, 1967 yılında Romanya ve Yugoslavya’nın Tuna Nehri üzerinde ortaklaşa inşa ettikleri baraj nedeniyle Adakale 1972’de sular altında kalmıştır.

 

Süleyman Şah’tan önce Adakale kaybedildi

    Süleyman Şah Türbesi’nin taşınmasıyla ‘Türkiye ilk kez yurtdışında bir toprağını kaybetti’ tartışması başlasa da gerçekte kaybedilen ilk toprak Tuna Nehri ortasındaki Adakale’ydi. İşte adanın hikâyesi...

 

    Türkiye, Süleyman Şah Saygı Karakolu için düzenlenen operasyondan sonra Eşme köyünde ortaya çıkan yeni statünün ne olacağına kilitlenirken, benzer bir durum Lozan görüşmeleri sırasında Romanya sınırlarındaki Adakale için de yaşanmıştı.

    Tuna Nehri üzerindeki 160 bin metrekarelik Adakale, 93 Harbi’nden sonra imzalanan Berlin Antlaşması’nda gözden kaçınca uzun yıllar Türk toprağı sayıldı; Osmanlı, Lozan Antlaşması’na kadar Adakale’yi elinde tutmayı başarabildi. Adakale’de yaşayan 800’ü aşkın Türk, 2. Meşrutiyet’in ilanından sonra yapılan seçimlere bile katıldı. Adakale, Balkan Savaşı’nda Avusturya-Macaristan tarafından ilhak edilse de uluslararası kurallar gereği Türk toprağı olarak kabul edildi.

    Türkiye, Lozan görüşmelerinde Adakale’nin, Süleyman Şah Saygı Karakolu (Caber Kalesi) ile aynı statüye sahip olmasını talep etti. Ancak, İsmet İnönü’nün yoğun ısrarı, Avrupalıları ikna etmeye yetmeyince Adakale’nin Romanya’ya bağlanmasına karar verildi.

    1967’ye kadar ise yaklaşık bin Türk’ün yaşadığı Adakale, özerk bir bölge statüsünde varlığını devam ettirdi. 1967 yılında Romanya ve Yugoslavya’nın ortaklaşa Tuna nehri üzerinde inşa ettikleri baraj, Adakale’nin 1972’de sulara gömülmesine neden oldu.

    Bölgede yaşayan Türkler ise baraj tamamlanıncaya kadar dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in girişimiyle Türkiye’ye getirildi. ‘Bizim için gönül sızısı’ Türkiye’de yaşayan Adakale’nin eski sakinlerinden Erol Balkan, ışığında o dönem yaşananları şöyle anlattı:

“Baraj yapıldığında 13 yaşındaydım. Adatepe 2 kilometre uzunluğunda, 1 kilometre genişliğinde küçük bir Türk toprağıydı. Yugoslavya sınırına geçişimiz yasaktı. Romanya’ya sandalla geçiyorduk. İlkokulu Adatepe’de okudum. Ortaokul için Romen kasabasına gidip geliyordum.

    Adatepe 1967’de Romenler tarafından istimlak edilince Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldık. Son kafile 1970’de ata toprağımızı terk etti. Romenlerin Ortenita ile Karpati gemileri toprağımıza turist getirir, ailelerimiz de Türk lokumu, kahve, dondurma satardı.

Dönemin Başbakanı Demirel, Çavuşesku ile görüştükten sonra eşyalarımızı toplayıp Türkiye’ye dönmemize izin verildi. Vagonlarla Türkiye’ye geldik. Zeytinburnu’na yerleştirildikten sonra devletten 3 ay boyunca kişi başı 15 lira maaş aldık. Sonrasında Adakaleli olan Banat diş fırçalarının sahibi Lütfü Banat, bizlere iş verdi. Adakale, bizlerin gönül sızısıdır. Süleyman Şah Saygı Karakolu’na bakınca Adakale’yi hatırlıyorum.”

 

 

 

Başbakanlık Osmanlı Arşivi

 

[i]   Hicri 04.12.1191  (Miladi: 03 Ocak 1778)        Kod no: C. AS.                  Dosya: 444,       Gömlek: 18479

[ii]   Hicri 11.02.1199  (Miladi:24 Aralık 1784)       Kod no: C. AS.                  Dosya: 1142     Gömlek:50747 

[iii]  Hicri 22.02.1199  (Miladi: 4 Ocak 1785)          Kod: AE. SABH.I.             Dosya: 311,      Gömlek: 20884

[iv]  Hicri 13.04.1269   (Miladi:                                Kod no: A. MKT. UM       Dosya: 123       Gömlek: 25

[v]  Hicri 12.08.1276   (Miladi:                                Kod no: A. AMD               Dosya: 92,        Gömlek: 27

[vi]  Hicri 24.07.1284  (miladi:                                 Kod no: MKT. MHM        Dosya: 394,      Gömlek: 11

[vii]  Hicri 22.09.1311  (Miladi                                 Kod no: DH. MKT            Dosya: 220        Gömlek: 22

 

reklam

MOBİL UYGULAMAMIZ

HABER ARŞİVİ


Merhaba Sevgili Okurlarım. 


KÖŞE YAZARLARI

reklam
reklam